Teknolojinin hayatın her alanına hızla girmesiyle yapay zekâ, ruh sağlığı desteği arayanların da başvurduğu bir araç haline geldi. İnternetten birkaç saniyede alınan yanıtlar anlık rahatlama sağlayabiliyor; ancak uzmanlara göre bu durum ciddi riskler barındırıyor. Psikiyatristler ve klinik psikologlar, yapay zekânın empati kurma, kişisel öyküyü değerlendirme ve doğru tanı koyma gibi temel terapötik özelliklerden yoksun olduğuna dikka çekiyor.
Milliyet’ten Didem Seymen’e konuşan Psikiyatrist Doç. Dr. Taha Can Tuman, “Yapay zekâ bir terapistte olması gereken empati, açıklık, içtenlik, yargılamadan dinleme gibi özelliklere sahip değildir. Nasıl ki ilaçlar, uygun hastada uygun dozda kullanılmadığında yan etkiler ortaya çıkıyorsa; hastaya uygun olmayan yöntemler terapi adı altında kullanıldığında ruh sağlığında bozulma görülebilir. Öncelikle bir psikiyatri uzmanı tarafından doğru tanının konulması ve uygun tedavi metodunun belirlenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Yapay zekânın her şeyin sorulabileceği bir sihirli ayna gibi görüldüğünü belirten Uzman Klinik Psikolog Elif Kutlu Kurtoğlu da şunları söyledi:
“Elbette doğru kullanımında faydaları var, gün geçtikçe gelişiyor. Ancak klinik psikoloji alanına giren tüm durumlarda dikkatli olunması gerekir. Çok basit anlatırsak: Yapay zekâyı sorularınızla yönlendirirsiniz ve bu da sizi çok yanlış yönlendirmesine sebep olabilir. Sizi tanımadan, çocukluk öykünüzü, hastalıklarınızı, aile özelliklerinizi, bugün işlevselliğinizi bilmeden sadece o anki sorunuza yanıt verir. Oysa bir klinik psikolog sizi tüm geçmişiniz ve bugününüze dair detaylarla değerlendirir, size doğru cevapları bulmanızda rehberlik eder. Psikoterapi süreci sizi bir anda iyi hissettirmek ya da özgüveninizi yükseltmek üzerine kurulmaz. Oysa yapay zekâ uygulamaları hızlı çözüm önerileri sunmaya çalışır. Yapay zekâ seyahat araştırmaları, şirket analizleri, somut bilgi karşılaştırmaları için kullanılabilir. Yapay zekâ ruh sağlığı alanında yetersiz ve tehlikeli kabul edilmelidir.”
